Koronavirüs ya da corona virüsü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gündeme oturdu. İnternette ve sosyal medyada yer alan bilgi kirliliği ise, insanların kafasının karışmasına neden oluyor. Özellikle Dünya Sağlık Örgütü’nden alınan, doğrulanmış veriler ışığında hazırlanan bu içerikte Coronavirüs hakkında merak ettiklerinizi bulabilirsiniz.
Koronavirüs nedir?
2019 yılının Aralık ayında, Çin’de birdenbire sebebi açıklanamayan zatürre olguları ortaya çıkmaya başladı. Yapılan araştırmalar, bu zatürre vakalarının daha önceden tanımlanmamış yeni bir tip coronavirüs (coronavirus) olduğunu ortaya çıkardı. Virüsün bu formuna, 2019 yılında ortaya çıktığı için, Coronavirus 2019 yani COVID-19 denildi. Corona virüs aslında, hayvanlarda bolca rastlanan bir virüstür. Son zamanlarda hastalığa neden olan virüsün kaynağının, ise Çin’in Wuhan kentinde bulunan Huanan Deniz Ürünleri Pazarı olduğu düşünülmektedir. Önce hayvandan insana bulaşan virüsün insandan insana da yayılabildiği zamanla anlaşılmıştır.
Gündeme son salgın ile birlikte gelse de esasında coronavirüsler, farklı tipleri olan geniş bir virüs grubudur. Genetik materyal olarak RNA taşır hatta RNA taşıyan virüsler arasında en büyük genoma sahip olan virüs grubudur. Coronavirüs zarflı bir virüstür ve zarfının etrafından dışarıya doğru diken (spike) şeklinde çıkıntılara sahiptir. Bu yapı, ona elektron mikroskobu altında bakıldığında kraliyet tacı şeklinde bir görüntü verir. Bu nedenle de, virüse Latince kraliyet tacı anlamına gelen Corona ismi verilmiştir.
Coronavirüslerin farklı tipleri, farklı rahatsızlıklara neden olur. Örneğin bazı coronavirüsler, sindirim sistemi (gastrointestinal) rahatsızlıklarına neden olurken, bazıları ise solunum sistemi ile ilgili şikayetleri beraberinde getirir. Solunum rahatsızlıklarına neden olan coronavirüsler de kendi aralarında farklılık gösterir. Bazı enfeksiyonlarda sadece nezle kadar hafif semptomlar gözlenirken, bazı kişilerde zatürreye varan sonuçlar ortaya çıkar. Bununla beraber coronavirüsler, tarihteki üç örneği dışında genelde hafif semptomlar gösterir. Örneklerden ilki yine Çin’de 2003 senesinde gözlenen İngilizce ‘Severe Acute Respiratory Syndrome – Ciddi Akut Solunum Sendromu’ kelimelerinin kısaltması olan SARS coronavirüsüdür. 2012 senesinde ise, bu sefer Suudi Arabistan’da ‘Middle East Respiratory Syndrome – Orta Doğu Solunum Sendromu’ olarak adlandırılan MERS coronavirüsü ortaya çıkmıştır. Son olarak da, şu anda dünya üzerinde hızla yayılmakta olan 2019 n-CoV (2019 Novel Coronavirus, 2019 Yeni Coronavirüsü) ortaya çıkmıştır. Bütün bu örneklenen coronavirüsleri ciddi semptomlara yol açar, hatta ölümle sonuçlanabilir.
Coronavirüslerin hayvandan insana aktarılması da – ilk defa gözlenmemiştir. SARS hastalığının, Asya’da yaşayan bir kedi türü olan Misk (Civet) kedisinden insana bulaştığı düşünülmektedir. MERS ise Orta Doğu’da çok yaygın ve insanlarla yakın temas halinde bulunan, deveden insanlara yayılmıştır. 2019 coronavirüsünün ise hayvan pazarından alınan yarasaların ya da pangolin isimli egzotik bir hayvanın tüketilmesiyle insanlara bulaştığına dair yaygın bir kanı mevcuttur. Bununla birlikte; bu bilgi Dünya Sağlık Örgütü tarafından henüz doğrulanmamıştır.
2019 yeni tip koronavirüs nasıl yayılır?
Coronavirüsünün tam olarak insandan insana bulaşma yolunun moleküler mekanizması şu anda tam olarak çözülmüş olmasa da, genel olarak solunum yolları hastalıklarının bulaşma prensibi benzerdir. Solunum yolları hastalıkları, damlacık saçılması ile yayılır. Bu yayılma türünde, hasta bir insan öksürdüğünde ya da hapşırdığında etrafında bulunan kişiler, bu mikroba maruz kalmış olur. Bir başka bulaşma yolu ise, damlacık ile kirlenen bir nesneyi kullanma sonucunda oluşur.
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre yeni tip koronavirüsün insandan insana temel bulaşma yolu yakın temastır. Sosyal mesafenin korunmadığı veya kişisel koruyucu ekipmanların kullanılmadığı ortamlarda hasta ya da taşıyıcı kişinin hapşırması, öksürmesi ya da konuşması esnasında etrafa saçılan virüs partikülü taşıyan damlacıklar sağlıklı kişilerin de hastalanmasına neden olabilir.
Aynı şekilde hasta kişi el hijyenine önem vermediği ve sekresyonları ile teması sonrası çevresindeki nesnelere dokunarak virüs partiküllerinin etrafa saçılmasına neden olabiliceği için dikkatli olunmalıdır.
Enfekte yüzeyler ile bulaşmada yüzeyin tipi, ortamın sıcaklığı ve nemi gibi çeşitli faktörler de rol oynar. Şüpheli yüzeylerin temizlenmesinde uzmanlar tarafından önerilen temizlik ajanları kullanılabilir.
Emzirme döneminde olan anneler de koronavirüs ile şüpheli temasları olmaları ya da hastalanmaları halinde bebeklerine de bu hastalığı geçirmemesi için Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından ayrı kalmaları önerilmektedir.
Emzirme ile hastalığın geçişine dair şu an için kesin bir durum söz konusu değildir ancak yine de emzirme eylemi esnasında annelerin maske takmaları, öncesinde el hijyenlerini ve meme başı çevresinin hijyenini sağlamaları hastalığın bebeğe geçişini önlemek adına alınabilecek önlemler arasında yer alır.
Dünya Sağlık Örgütü semptomatik olmayan kişilerden sağlıklı kişilere bulaşma riskinin düşük olduğunu açıklamıştır ancak uzmanlar belirti vermeyen kişilerden hastalığın geçişine dair dikkatli olunması gerektiğini vurgulamaktadır. Hastalığın bulaştığı kişilerde semptomların ortaya çıkma süresi 2 ile 14 gün arasında değişkenlik gösterir.
Koronavirüs için riskli kabul edilen grupta kimler yer alır?
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre canlı hayvanlarla uğraşanlar (özellikle Uzak Doğu bölgesinde) en büyük risk altında olanlardır. Bunun haricinde hasta kişilerle yakın temas halinde olan aile bireyleri ve sağlık görevlileri de yine coronavirüs risk grubunda yer alır. Ölüm oranları açısından ise 65 yaş üstü grup daha yüksek risk altındadır.
İleri yaş ve çeşitli kronik sağlık sorunlarına sahip kişiler yeni tip koronavirüs sebebi ile meydana gelen Covid-19 hastalığının seyrinin ağır olabileceği grubu oluşturur. Bu ağır seyrin nedenleri arasında birçok hastalık yer alır:
- Kalp yetmezliği, koroner arter hastalıkları ve kardiyomyopatiler gibi ciddi kalp rahatsızlıkları,
- Böbrek hastalıkları,
- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, (KOAH)
- Vücut kitle indeksinin 30 ve üzerinde olması, obezite,
- Orak hücreli anemi hastalığı,
- Kişilerin bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyen organ nakli gibi durumlar,
- Tip 2 şeker hastalığı.
18 ve 34 yaş arasındakiler ise hastalığın daha ciddi bir seyir izlemesi açısından risk altında olabilir. Bu yaş grubundaki kişilerin yaklaşık olarak %20’sinde yoğun bakım ihtiyacı ortaya çıkabilir. Ayn zamanda bu yaş grubundaki her 10 kişiden 1’inde mekanik ventilasyon ile solunumunun sağlanması gerekebilir.
Gelişmiş toplumlarda sağlıksız beslenme uygulamaları nedeniyle obezite önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obezite ve Covid-19 birlikteliği kişilerde tromboza (damar içi pıhtı oluşumu) yatkınlığı arttırdığı için yeni tip koronavirüse bağlı oluşan hastalığın seyrini olumsuz yönde etkileyebilecek faktörlerin başında gelir.
Koronavirüsün semptomları nelerdir?
Coronavirüs hakkında şu ana kadar bilinen bilgiler doğrultusunda, semptomlar orta dereceli ya da şiddetli olabilir. En çok gözlenen semptomlar; ateş, öksürük ve solunum güçlüğüdür. Burun akıntısı, coronavirüste nadirdir. Bu nedenle, burun akıntısı olmadan öksürük ve solunum güçlüğü ve ateş gözlendiğinde kesinlikle kalabalık yerlerden uzak durmak ve en kısa sürede sağlık kuruluşuna başvurmak çok önemlidir. Ciddi coronavirüs vakalarında ise zatürre, böbrek yetmezliği ve ölüm meydana gelebilir.
Yeni tip koronavirüs (sars-cov-2) için ortalama inkübasyon süresi 4-5 gün olarak tespit edilmiş olup hastalığın bulaşmasından sonra kişilerde belirtilerin ortaya çıkma süresi ise 2 ile 14 gün arasında değişiklik gösterir.
Covid-19 hastalığına bağlı en sık olarak ortaya çıkan semptomlar:
- Ateş, (39 derece ve üzeri)
- Öksürük,
- Halsizlik,
- Nefes darlığı.
Aynı zamanda Covid-19 hastalığı ile ilişkili olup daha seyrek olarak karşılaşılan çeşitli belirtiler mevcuttur:
- Burun akıntısı ya da burun tıkanıklığı,
- Boğaz ağrısı,
- Baş ağrısı,
- Kas ağrısı ve iskelet sistemi ile ilgili diğer ağrılar,
- İshal,
- Üşüme, titreme,
- Tat ve koku duyusunun kaybı.
Hastalığın seyri ile ilgili gözlem ve analiz yapan bazı uzmanlar Covid-19 hastalığının seyri esnasında ortaya çıkan solunum sistemi ile ilgili şikayetlerin, hastalığın 2. haftasında ağırlaşabileceğini söylemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ya göre hastalığa yakalanan her 5 kişiden 1’inde Covid-19 hastalığının seyri ağırlaşabilir. Bu kişilerde zatürre ve solunum yetmezliği gibi ciddi durumlar nedeniyle mekanik ventilasyon ile oksijen desteği gerekli olabilir.
Koronavirüs ölüm oranları nelerdir?
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, virüsün mortalite (ölüm) oranını söylemek şu andaki bilgilere göre pek mümkün değildir. Buna rağmen 24 Şubat 2020 tarihinde yayımlanan bir makale, Çin’de 11 Şubat itibariyle doğrulanmış (test ile konfirme edilmiş) vakalar üzerinden bir ölüm oranı çıkarımı sunar. Bu makaleye göre 11 Şubat itibariyle Çin’de bulunan 72314 vakanın 44672 olgusu doğrulanmış olgulardır. Genel vaka ölüm oranı bu hastalarda %2,3 olarak bulunmuştur. (44672 onaylı vakada 1023 ölüm) Yaşlara göre incelendiğinde ise 70-79 yaş arası vakalarda mortalite oranı %8’e yükselmektedir.
Koronavirüs nasıl teşhis edilir?
Yeni tip koronavirüs nedeniyle oluşan Covid-19 hastalığına dair belirtilerin ortaya çıkan veya riskli temas öyküsünün bulunduğu kişilerin en yakın sağlık kuruluşlarına başvurması önerilir. Başvuru anındaki pandemi ile ilgili bakanlık ve güncel tanı kılavuzları ışığında çeşitli tanı yöntemlerine başvurulabilir.
Sars-CoV-2 (yeni tip koronavirüs), solunum yolu ya da mukozal yolla bulaşı sonrasında solunum sistemi ve diğer bazı dokularda bulunan parmaksı çıkıntıya (siliya) sahip hücrelere tutunma eğilimindedir. Örnek olarak soluk alıp verme esnasında teneffüs edilen viral partiküller, burun ve ağzın arka kısmındaki siliyalı hücrelere tutunma eğilimindedir.
Yeni tip koronavirüs için yapılan testte, sağlık çalışanları tarafından kişinin bu bölgelerinden alınan sürüntü örneklerinin polimeraz zincir reaksiyonu (pcr) adı verilen bir sistem vasıtasıyla viral partikül içerip içermediği araştırılır. Bu test ile sadece virüste bulunan genetik materyal çoğaltılarak kesin tanı koyulabilir.
Koronavirüs tedavisi nasıl olur?
Coronavirüs bir bakteri olmadığı için antibiyotikler işe yaramaz. Şu anda coronavirüse özgü bir tedavi yoktur. Ana tedavi semptomatik tedavidir. Coronavirüs tedavisi ve coronavirüs aşısı geliştirme çalışmaları sürmektedir. Her virüs gibi coronavirüste de bağışıklık sistemini güçlü tutmak (yeterli kaliteli uyku, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite) önemlidir.
Yeni tip koronavirüs nedeniyle oluşan Covid-19 hastalığının tedavisinde hekimler tarafından çeşitli antiviral ajanlar ve sıtma veya diğer bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan klorokin türevi ilaçlar reçetelendirilebilir. Hastalığın seyrinin ağır olduğu ve mekanik ventilasyon ihtiyacı olan kişilerde ise hekimin uygun görmesi halinde stereoid türevi ilaçlar tedaviye eklenebilir.
Acil ve gerekli durumlar halinde daha önce hastalığı geçirmiş, iyileşmiş ve kan dolaşımında yeni tip koronavirüse karşı antikorlara sahip kişilerin bağışladığı plazma tedavi amacıyla hasta kişilerde kullanılabilir.
Ağrı kesiciler, öksürük semptomu ile ilgili kontrol sağlayıcı ilaçlar, dinlenme ve düzenli sıvı tüketimi covid-19 hastalığına dair destek tedavisi içerisinde değerlendirilen uygulamalar arasında yer alır.
Yeni tip koronavirüs için aşı çalışmalarında son durum nedir?
Dünyanın farklı bölgelerindeki bilim adamları tarafından yeni tip koronavirüs pandemisinin tedavisi ve aşılamaya dair çalışma halindedir. Çeşitli sağlık kuruluşları ve sağlık şirketleri ise Covid-19 hastalığının tedavisinde kullanılabilecek yeni bir antiviral ajanın tespitine dair araştırmalarını sürdürmektedir.
Aşılanmanın temelindeki mantık, kişinin bir hastalığa yakalanmadan önce o hastalığın bağışıklık sistemi tarafından tanınması ve sonraki karşılaşmada etkili tepkiyi verebilmesinin sağlanmasıdır. Dolayısıyla Covid-19 hastalığının önlenmesi için oluşturulacak aşı yeni tip koronavirüse (sars-cov-2) karşı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Aşılanma hastalıktan sadece bireysel olarak değil aynı zamanda toplumsal olarak da bir korunma sağlaması nedeniyle de önem arz eder. Covid-19 pandemisinin önüne geçmek amacıyla 100’den fazla aşı çalışmasına devam edilmektedir.
Yeni tip koronavirüsten korunmak için ne gibi önlemler alınabilir?
Coronavirüsün yayılmasını azaltmak veya enfeksiyondan korunmak için en temel önlem, temel hijyen kurallarına uymaktır. Bunlardan en önemlisi ellerin yıkanmasıdır. Zarflı virüsler sabun ile yıkanmaya, alkol ile dezenfekte edilmeye dayanıklı değillerdir. Bu nedenle el yıkama alışkanlığı olan ve genel hijyen kurallarına dikkat eden toplumlarda bu virüsün yayılması daha yavaş olacaktır.
Sosyal mesafe kuralları dahilinde olsa da insanların bir arada bulunduğu ortamlarda yeni tip koronavirüsün insandan insana bulaşması mümkün olabilir. Kişinin hem kendisini hem sevdiklerini hem de çevresini korumak adına yapabileceği çeşitli uygulamalar mevcuttur.
Bu uygulamaların başında 3 adım (yaklaşık 1 metre) sosyal mesafe kuralına uymak yer alır. Hastalık kontrol ve önleme merkezi (CDC) bu mesafenin 6 adıma (yaklaşık 2 metre) kadar uygulanmasını önermektedir. Ellerin sık sık ve sabun vasıtasıyla yıkanması, covid-19 pandemisi esnasında kişilerin korunmak adına alabileceği bir diğer temel önlem uygulamasını oluşturur. Su ve sabun vasıtasıyla yapılan bu yıkama işleminin süresi en az 20 saniye olması önerilir.
Su ve sabun ile el hijyenin sağlanması için uygun şartların olmadığı ortamlarda ise alkol bazlı çeşitli dezenfektanlar kullanılabilir. Bu kimyasal maddeler vasıtasıyla el hijyenin sağlanması için etkin kabul edilen alkol derecesi en az %60’lık alkol çözeltileri gereklidir.
Covid-19 pandemisinden korunmak adına yapılabilecek bir diğer uygulama da ellerin yüz bölgesinde özellikle ağız, burun ve göz ile temasından kaçınmaktır. Virüs ile temas etmiş elin bu bölgelere dokunması halinde hastalığa yakalanma riski mevcuttur dolayısıyla bu tarz riskli davranışlara dair farkındalık geliştirmek covid-10 hastalığından korunmak adına önemli bir konudur.
Özellikle risk grubundaki kişiler olmak üzere insanların pandemi süresince evinde kalarak yeni tip koronavirüse maruziyet riskini azaltmaları sosyal izolasyon olarak ifade edilir. Sosyal izolasyon covid-19 hastalığından korunmak adına yapılabilecek bir diğer uygulamadır.
Bunun haricinde yapılacaklar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Hastalık şüphesi duyulan kişilere yaklaşılmamalı, gereksiz temas edilmemelidir.
- Hapşırıldığı ya da öksürüldüğü zaman ağız kesinlikle kol içine kapatılmalı ya da mendil kullanılmalıdır.
- Medical Park Bahçelievler Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman; risk grubunda olan kişilerin zatürre aşısı yaptırması gerektiğini bildirmektedir. Özellikle bu tür alt solunum yollarını etkileyen virüslerden sonra bakterilerin ikincil enfeksiyonlarla zatürre oluşturma ihtimaline karşın aşı önemli bir tedbirdir.
- Seyahat etmeniz gerektiğinde gideceğiniz ülkenin ne oranda coronavirüs salgınına sahip olduğunu CDC ya da WHO gibi kaynaklardan araştırmanız önem taşır.
Dünya Sağlık Örgütü kendisini iyi hissetmeyenlerin kalabalık yerlerden kaçınması gerektiğini, ayrıca öksürük, ateş ve solunum sıkıntısı çekenlerin ise mümkün olan en kısa sürede tıbbi yardım alması gerektiğini bildirmektedir. Bu tür şikayetlerle sağlık kuruluşlarına başvurduğunuzda özellikle seyahat geçmişinizin doğru bir şekilde aktarılması virüsün hem yayılmasını engellemede hem de teşhis için önem arz eder.